COVİD 19 SALGIN HASTALIĞI DÖNEMİNDE ÖZEL OKUL EĞİTİM SÖZLEŞMELERİNİN DURUMU
COVİD 19 SALGIN HASTALIĞI DÖNEMİNDE ÖZEL OKUL EĞİTİM SÖZLEŞMELERİNİN DURUMU
GİRİŞ
Coronavirüsün etken olduğu Covid 19 salgın hastalığının, Dünya düzeninin ve dolayısıyla insan yaşamının tüm yönlerine sirayet ettiği artık kaçınılmaz bir gerçeklik. Tarih boyunca da, çeşitli salgın hastalıkların önemli kayıplara neden olduğu bilinmekle birlikte Covid 19’un etki çapının ne kadar büyüyeceği halen bir muamma. 14.yüzyılın ortalarını etkisi altına almış olan Büyük Veba Salgınında 200 Milyon kişinin ve Avrupa şehir nüfuzunun üçte birinin öldüğü gerçeği bizi bir an olsun bile, tedbirleri elden bırakmamamızı haykırmakta. Ancak bununla birlikte, Coronavirisün yakın tarihlerde görülen Sars ve Mers bulaşıcı hastalığının sorumlusu olduğu dikkate alındığında, bu tehdit unsuruna karşı insanoğlunun da adaptasyon yeteneği geliştireceği ve karşılık vereceği söylenebilir.
Gelişmiş diğer ülkelerle kıyasladığımızda Ülkemizin, bu sürecin sağlık ve sosyal boyutunu çok iyi yönettiğini ve kayıplarını en aza indirebildiğini gururlu söylemek gerekir. Aynı şekilde hukuki ilişkilerimizin de en iyi şekilde yönetilebilmesi ve toplumsal esenliğimizn korunabilmesi için biz, bu süreçten birebir etkilenen özel okul sözleşmelerinin durumunu değerlendirerek, siz sayın hak sahiplerinin bilgisine sunmayı ödevimiz bildik.
ÖZEL OKUL SÖZLEŞMELERİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
Özel okul sözleşmeleri, 3.kişi yararına yapılan, her iki tarafa da borç yükleyen, tam iki taraflı, belirli bir zaman içinde devamlılık arz eden, karma sözleşme türlerinden kombine olarak nitelendirilen sözleşme türüdür. Kural olarak, sözleşme hukukuna irade serbestisi hakim iken özel okul sözleşmelerinin, yasal ve idari düzenlemeler ile belirli kurallarla sınırlandırıldığını görmekteyiz. 5580 Özel Öğretim Kurumları Kanunu, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretim Kurumları Yönetmeliği, Okul Öncesi ve İlk Öğretim Kurumları Yönetmeliği gibi düzenlemeler ile taraf iradeleri nispeten sınırlandırılmıştır.
M.E.B. Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğine dayanarak hazırlanmış olan Öğrenci Kayıt Sözleşmesinin güncel hali, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 22/08/2019 –E.15122956 sayılı yazıları ile Kurumlara dağıtılmış olup taraflar, aralarındaki hukuki ilişkide, bu sözleşmeyi kullanmak zorundadırlar. Sözleşmenin temel konusu eğitim hizmeti olmakla birlikte taraflar ayrıca, kahvaltı, servis, yemek, kitap, etüt gibi diğer hizmetler için de anlaşma yapabilirler. Ancak burada dikkat edilecek husus şudur: Eğitim hizmetiyle birlikte, alınan bu ek hizmetler, yan edim yükümü değil kanuni sözleşme tiplerine ait birden çok asli edimden oluşan münferit sözleşmelerin, bir araya gelmiş halidir. Bu sebeple her biri kendi sınıfındaki hukuk kurallarıyla çözümlenmelidir.
ÖZEL OKUL SÖZLEŞMELERİNİN TÜKETİCİ HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Özel Öğretim Hizmetlerine ilişkin yapılan sözleşme, Türk Borçlar Kanunu’nda tanımlanmış bir sözleşme türü olmadığından, hukukumuzda isimsiz sözleşme olarak değerlendirilmekte ve niteliği uygun düştüğü ölçüde diğer sözleşme hükümleri ile yorumlanmaktadır. Bu doğrultuda eser, hizmet ve vekalet sözleşmeleri ile yorumlanan eğitim sözleşmeleri, diğer bir yönüyle tüketici sözleşmesi olarak da kabul edilmektedir.
Eğitim hizmetini verme borcunu üstlenmiş olan özel öğretim kurumunun, Covid 19 Salgın Hastalığı sebebiyle bu edimini yerine getirememiş olması veya uzaktan eğitim gibi edimin ifasının değiştiği noktada, sözleşmeden beklediği faydayı sağlayamayan tüketicinin haklarının korunması gündeme gelmektedir.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. Maddesinde yapılan “Hizmet” ve “Tüketici İşlemi” tanımından hareketle, eğitim hizmetinin tüketici haklarının konusu olacağı konusunda bir duraksama bulunmamaktadır. Kanun’un 13. Maddesinde: “Ayıplı hizmet, sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.” şeklinde tanımlanmıştır. Hizmet sağlayıcısı, sözleşmenin devamı süresince taraflarca kararlaştırılan şekliyle hizmeti verme yükümlülüğü altına girmiş olup hizmetin niteliğinde sonradan meydana gelen değişiklik ile de ayıplı hizmet söz konusu olabilecektir. Kanun’un 15. Maddesi gereği “Hizmetin ayıplı ifa edildiği durumlarda tüketici, hizmetin yeniden görülmesi, hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz onarımı, ayıp oranında bedelden indirim veya sözleşmeden dönme haklarından birini sağlayıcıya karşı kullanmakta serbesttir.” ve “Sağlayıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.”
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre hizmetin ayıplı sayılabilmesi için hizmet sunucusunun kusurlu olması şartı aranmamakta olup hizmetin sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması yeterlidir. Böyle bir durumda “Bedelden İndirim” talep edilmesi uygun bir seçenek olabilir ve bu hakkın en geç ifa tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Kanun’un 15. Maddesindeki hakların kullanılabilmesi için kusur şartı aranmamakla birlikte, ek tazminat taleplerin kusur sorumluluğuna dayanması sebebiyle bu duruma dayanarak, tazminat talep edilebilmesi mümkün değildir.
ÖZEL OKUL SÖZLEŞMELERİNİN DEĞİŞEN ŞARTLARA UYARLANMASI
Bir sözleşmenin kurulmasından sonra sözleşmenin içerdiği şartlarda önemli değişiklikler meydana gelebilir. Sonradan ortaya çıkan bu değişiklikler nedeniyle sözleşme kurulurken taraflarca göz önünde tutulan şartlardan esaslı suretle sapılmış ve sözleşme temeli çökmüş olabilir. Böyle bir durumda dürüstlük ve hakkaniyet gereği, sözleşmeyle bağlılık ilkesinden vazgeçilerek sözleşmenin değişen şartlara göre yeniden uyarlanabileceği kabul edilmektedir. Uyarlama iradi olarak sözleşmenin taraflarınca yapılabileceği gibi kaza-i uyarlamada talep edilebilir. Covid 19 Salgın Hastalığı kapsamında alınan idari ve hukuki tedbirler, sözleşmenin ifasını aynen mümkün kılmadığından, sözleşmenin değişen şartlara göre uyarlanması talep edilebilir. Ancak buradaki önemli nokta, uyarlamanın talep edilebilmesi için edimlerin henüz ifa edilmemiş olması gerekir. Yani edimler ifa edilmiş ise artık uyarlama söz konusu olamayacaktır. Diğer bir ifadeyle, geriye dönük bir taleple dava açılması hatalı olup davanın reddi gündeme geleceğinden, dava açılırken bu ayrıma çok dikkat edilmelidir.
İFA ENGELLERİ YÖNÜNDEN COVİD 19 SALGIN HASTALIĞININ ÖZEL OKUL SÖZLEŞMELERİNE ETKİSİ
Covid 19 Salgın Hastalığını Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilmesi ile birlikte bu durumun mücbir sebep olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışma konusu olmuştur. Mücbir sebep, taraflardan herhangi birinin sözleşme sorumluluğunu yerine getirmesine mani olan öngörülemeyen ve önlenemeyen durum olarak ifade edilmektedir. Özel okul sözleşmeleri yönünden mücbir sebep teşkil eden Covid 19 salgın hastalığı sebebiyle, okulların kapatılması ve çocukların sokağa çıkmasının yasaklanması, borcun ifasını veya aynen ifasını mümkün kılmadığından bu durumun aynı zamanda hukuki imkansızlık kavramı içerisinde ele alınmasını gerektirmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nu 136. Maddesinde “İfa İmkansızlığı” borcu sona erdiren haller arasında sayılmış olup buna göre “Borcun ifası, borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder.” Kanun’un bu hükmünün özel okul sözleşmelerinin yemek, servis, etüt gibi hizmetleri yönünden uygulamaya elverişli olduğu söylenebilir. Bu hizmetlerin belirlenmiş eğitim dönem içinde verilememesi durumunda, Covid 19 Salgın Hastalığının geçici değil sürekli ifa engeli olarak karşımıza çıkması sebebiyle ifa imkansızlığı olarak borcu sona erdirdiğinden hareketle, önceden verilmiş olan mukabil ücretinin iadesi gerekmektedir.
Hizmetin, niteliği veya süre yönünden kısmen ifa edilememesi durumunda ise “Kısmi İfa İmkansızlığı” söz konusu olacaktır. TBK’nun 137. Maddesinde düzenlenmiş olan : “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir. Alacaklının böyle bir ifaya razı olmaması veya karşı edimin bölünemeyen nitelikte olması durumunda, tam imkânsızlık hükümleri uygulanır.” hükmü, çözüme elverişli olup eksik hizmete maruz kalan da kendi edimini o oranda ifa ederek borcundan kurtulabilir.
Covid 19 Salgın Hastalığı sebebiyle özel eğitim kurumlarının öğretim hizmetlerini uzaktan eğitim ile ifa etmiş olması onun için daha fazla masraf ve emeğe sebep olmuş ise bu durum, “İfa Güçlüğü” olarak değerlendirilebilir ve bu kapsamda TBK’nun 138.maddesi uyarınca borçlu, ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak borcunu ifa etmiş olursa, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde de dönme/fesih hakkını kullanma hakkına sahiptir. İfa güçlüğü, sözleşmenin diğer tarafı olan hizmet alıcısının Covid 19 nedeniyle alınan tedbirlerden dolayı ekonomik darlığa düşmesinden dolayı söz konusu olursa bu durum öznel nitelikte kaldığından aynı hakkı telafuz etmek mümkün değildir.
COVİD 19 NEDENİYLE YAPILAN UZAKTAN ÖĞRETİM İFA İKAMESİ OLARAK KABUL EDİLMİŞ İSE BEDEL İNDİRİMİ TALEP EDİLEMEZ.
Sözleşme hukukunda kural olan borcun borçlanılan edimle ifa edilmesidir. Ancak bazı hallerde borçlanılan edim, konusundan başka bir şeyle ifa edilebilir. Sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca taraflar, sözleşmenin kurulmasından sonra fakat ifadan önce veya ifa zamanında borçlanılan edimden başka bir edimin yerine getirilmesini, ifa olarak kabul edebilirler. İkame edimin, değer itibariyle asıl alacaktan az veya çok olması önemli değildir. İfa yerine edim, borcu sona erdiren haller arasında olup borcun, borçlanılan edimden başka bir edimin ifasıyla sona ermesinin sebebi, alacaklının borçlunun bu yeni edimini, sözleşmenin kurulmasından sonra, ifadan önce veya ifa esnasında kabul etmesidir.
İfa uğruna edimde ise alacaklı geçici olarak tatmin edilmekte, alacaklı borç ilişkisinden doğan ifayı talep hakkından vazgeçmemektedir. Kural olara bir ifa ikamesinin, ifa yerine mi yapıldığı yoksa ifa uğruna mı yapıldığı tartışmalı ise bunun ifa uğruna yapıldığı kabul edilmekte ise de yapılan uzaktan öğretim sonucunda diploma v.s. bir belgenin düzenlenmesi de söz konusu olmuş ise artık bunun ifa yerine edim olduğu kabul edilebilecektir. Böyle bir durumda nitelik itibariyle beklenen faydayı tamamen sağlamadığı ileri sürülemeyeceği ve bedel tenzili istenemeyeceği için ifa kabul edilmeden önce ihtirazi kayıt sunulması uygun ve hakları koruyucu olacaktır.
SONUÇ
Covid 19 Salgın Hastalığı nedeniyle meydana gelen toplumsal değişiklik içerisinde hukuki ilişkilerin de esenlik içersinde çözüme kavuşturulması önemli olup izlenecek yol her durumun özelliğine göre ele alınmalıdır. Dava yoluna gidilmeden evvel hukuki yardım alınarak hakların korunmasının sağlanması ve gerekmesi halinde dava yoluna gidildiğinde olayın tüm detaylarıyla titizlikle değerlendirilerek, doğru yoldan adım atılması önemlidir. Meşru hakların korunabilmesi için kanuni süreler önemli olup gereksiz zaman kayıplarından kaçınılmalıdır. Hak aramak kişinin kendisine karşı duyduğu saygısı ve aynı zamanda ödevidir.
SON NOT.1: MAKALEDE BELİRTİLEN VE DİĞER HUKUKİ KONULU SORUNLARINIZDA BİLGİ EDİNEBİLMEK İÇİN SAYFAMIZDA YER ALAN "AVUKATA SOR" BÖLÜMÜNDEN SORULARINIZI SORABİLİRSİNİZ.
SON NOT.2: MAKALEMİZİN FAYDALI OLMASINI TEMENNİ EDERİZ. İŞ VE İŞLEMLERİNİZE ÖZEL DURUMLARIN OLABİLECEĞİNİ UNUTMAYINIZ. BU UĞURDA HAK VE ZAMAN KAYBINA UĞRAMAMANIZ İÇİN MUTLAKA AVUKATINIZA DANIŞMANIZI TAVSİYE EDERİZ.
Saygılarımızla,
GÜNEY HUKUK BÜROSU