TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI
TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI
İcra İflas Kanunu alacaklıya alacağını en kısa sürede ve en az zarar ile tahsilini gerçekleştirmek amacıyla borçluya karşı icra takibi yapma yetkisi tanımıştır. İcra takibi sonucunda borçlunun menkul ve gayrimenkul mal varlığı üzerinde icra takibi tutarında cebri satış yapılabilmektedir. Bu durum karşısında borçlu, kötü niyetli olarak sahip olduğu menkul ve gayrimenkul malvarlığını,kendisi ile iş birliği içerisinde bulunan üçüncü şahıslar üzerine kaçırıp alacaklıya karşı sanki borca batıkmış izlenimi verebilir. Borçlunun borca batık durumda oluşu alacaklının alacağına ulaşamamasına, icra takibinin sonuçsuz kalmasına yol açacaktır. Borçlu malvarlığının tamamını ya da bir kısmını icra takibinden önce hiçbir bedel ödenmeksizin ya da mal varlığının gerçek değerinden çok daha az değerine devredebilir. Kötü niyetli borçlunun mal kaçırma kastından alacaklıyı korumak amacıyla alacaklıya iptal davası denilen dava açma hakkı kanunen tanınmıştır. İcra İflas KanunundaİİK Mad. 277-284 maddeleri arasında tasarrufun iptali davası düzenlenmiştir.
1-)Tasarrufun İptali Davası Nedir, Şartları Nelerdir?
Tasarrufun iptali davası; borçlunun alacaklılarına zarar veren bazı tasarruflarını, bu davayı açan alacaklının alacağı oranında, hükümsüz hale getirmeyi sağlayan bir davadır. Tasarrufun iptali davasının amacı; borçlunun hacizden ve iflas kararından önce alacaklılarından mal kaçırma amacını güden tasarruflarını davacı alacaklı bakımından hükümsüz kılıp; borçlunun mal varlığından çıkardığı mal üzerinde, sanki bu mal halen borçluya aitmiş gibi cebri icra yolu ile alacağını elde etme imkanını sağlamaktadır.
-Tasarrufun iptali davası, İcra İflas Kanunu Madde 277 gereğince alacaklı olduğu icra takibinde kesin ya da geçici aciz belgesi alan alacaklı tarafından açılabileceği gibi; İcra İflas Kanunu Madde 97/17 gereğince üçüncü şahıs tarafından kendisine karşı açılan istihkak davasında aciz belgesi sunmadan karşı dava olarak da açılabilir.
Kural olarak alacaklının tasarrufun iptali davası açabilmesi için öncelikle alacaklı tarafından borçlu aleyhine açılmış ve kesinleşmiş olan bir icra takibinin varlığı yani alacaklı sıfatının kazanılmış olması gerekmektedir.
Diğer taraftan alacaklı davacının, borçlu hakkında aciz vesikası alması gerekir. Davacının aciz belgesine sahip olması iptal davasının dava şartıdır. Bu kuralın istisnası İcra İflas Kanunu Madde 97/17 dir. Aciz belgesi kesin ya da geçici aciz belgesi şeklinde olabilir. Kesin aciz belgesi haczedilen malların paraya çevrilmesinden sonra alacağını kısmen ya da tamamen alamamış alacaklıya verilen bir belgedir. Ancak, borçlunun hiç hacze kabil malının bulunmadığını saptayan haciz tutanağı da kesin aciz belgesi hükmündedir. Borçlunun bulunan ve haciz edilen mallarının icra dairesince takdir edilen kıymetlerine göre borcu karşılamayacağını belirten haciz tutanağı ise geçici aciz belgesi hükmündedir. Kural olarak davacı, kesin ya da geçici aciz belgesini iptal davası açıldığı anda dava dilekçesi ile birlikte sunmalıdır. Ancak dava dilekçesiyle sunulmamış olan kesin yada geçici aciz vesikası, yargılama sonuçlanıncaya kadarki evrede, hakimin dava şartının tamamlanması için vereceği kesin süre içerisinde de tamamlanabilir.
-İptal davasında, asıl borçlu ile birlikte lehine tasarrufta bulunulan üçüncü kişinin ve varsa iptale tabi tasarruf konusu mal veya hakkı üçüncü kişiden devralmış olan kötü niyetli dördüncü kişinin davalı olarak gösterilmesi gerekir. Lehine borçlu tarafından iptale tabi tasarruf yapılan üçüncü kişi; aleyhine iptal davası açıldıktan sonra, tasarruf konusu mal ya da hakkı dördüncü kişiye devreder ise dördüncü kişinin kötü niyetli olması şartıyla, alacaklı iptal davasını dördüncüye kişiye karşı da yöneltebilir ya da iptal davasının üçüncü kişiye karşı tazminat (bedel) davası olarak devam edilmesini talep edebilir.
-İptal davasında borçlunun her türlü hukuki sonuç doğuran işleminin iptali talep edilemez. Borçlunun alacaklıları aleyhine mal varlığını azaltıcı nitelikte olan, alacaklıları zarara sokan işleminin olması gerekir.
- Borçlunun alacaklıları aleyhine mal varlığını azaltıcı nitelikte olan, alacaklıları zarara sokan işleminin, borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerekir.
-İptal davasının alacaklı tarafından tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde açılması gerekmektedir. Burada söz konusu olan süre hak düşürücü süredir. Bu nedenle dava açılırken bu sürenin geçip geçmediği mahkemece doğrudan doğruya gözetileceği gibi davanın her aşamasında da taraflarca bu husus ileri sürülebilir.
2-Tasarrufun İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Tasarrufun iptali davalarında yetkili ve görevli mahkemenin belirlenmesinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 5 ve madde 16 hükümleri esas alınmıştır.
İptal davasında görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Haciz yolu ile takipte ve iflas yolu ile takipte iptal davalarına bakmakla görevli olan mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
İptal davası, niteliği itibariyle ticari dava olmadığından bu davaları görmeye Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli değildir. Tüketici Mahkemelerinin de bu davaları görmeye yetkisi yoktur.
İptal davalarında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması kuralının istinası; istihkak davalarında alacaklı tarafından karşı dava olarak açılan davalarda İcra Hukuk Mahkemelerinin görevli olması halidir. Bu husus İcra İflas Kanunu Madde 97/17 de düzenlenmiştir. İcra İflas Kanunu madde 97/17 e göre “… İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı bu kanunun 11. Babı hükümlerine dayanarak ve geçici ve kesin aciz belgesi ibarazına mecbur olmaksızın mütekabilen iptal davası açabilir…” hükmü ile düzenlenmiştir. Kanun metninden de anlaşılabileceği üzere iptal davasının İcra Hukuk Mahkemesinde açılabilmesi için öncelikle, istihkak davasının istihkak iddiasında bulunan üçüncü şahıs tarafından İcra İflas Kanunu Madde 97 ye göre açılması, sonrasında ise davalı alacaklının istihkak davasına konu malın tasarrufunun iptalini karşı dava açarak talep etmesi gerekmektedir. İptal davası, karşı dava olarak açılmayıp ayrı bir dava olarak açılmış ise İcra Hukuk Mahkemeleri görevli mahkeme olmayacaktır.
Söz konusu istisnai durum haciz yolu ile takipte ve iflas yolu ile takipte de geçerlidir.
İflas yolu ile takipte iptal davası, İcra İflas Kanunu Madde 235 gereğince sıra cetveline itiraz davası şeklinde açılmış ise bu durumda iptal davasına iflasa karar verilen yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi bakacaktır.
İptal davasının hangi yetkili mahkemede görülebileceği hususunda İcra İflas Kanununda bir açıklık bulunmadığından yetkili mahkemenin belirlenmesinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 7. Maddesi hükümleri uygulanır. Buna göre iptal davaları davalı borçlu ya da üçüncü kişinin ikametgahınınbulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesinde açılabilir.
Tasarrufun iptali davası Türk Borçlar Kanunu Madde 19’a dayanan tapu iptali ve tescil davası olmadığından HMK madde 12 uygulanmaz; taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili değildir.
Ancak; tasarrufun iptali davası HMK Madde 17’de öngörülen yetki sözleşmesi şartları yerine getirilmiş ise yetki sözleşmesinde kararlaştırılan yer Asliye Hukuk Mahkemesinde de açılabilir.
3-Tasarrufun İptali Davasında Dava Değeri
Tasarrufun iptali davasında davanın değeri davaya konu menkul veya gayrı menkulün değerine göre belirlenmez. Davacı alacaklının elinde bulunan aciz belgesindeki ödenememiş alacak miktarı ile iptal konusu tasarrufun kıymetinden daha az olanına göre hesaplanmaktadır. Yani davacı alacaklının alacağı dava konusundan daha az ise, aciz belgesinde gösterilen ödenememiş alacak dikkate alınır.
4-Tasarrufun İptali Davasında İhtiyati Haciz
İcra İflas Kanunu Madde 281/2 gereğince davacı alacaklının talebi halinde, iptal edilmesi istenen tasarruf konusu mallar hakkında mahkemece ihtiyati haciz kararı verilebilir. Bu iptal davasında talep edilen ihtiyati haciz kararının alınabilmesi için davacı alacaklının bir güvence göstermesi zorunlu değildir. Güvence ya da teminat gösterilmesine gerek olup olmadığına ve gerekli ise miktarına, iptal davasına bakan mahkeme karar verir. Ancak iptal davasının konusu İİK Mad. 283/2 gereğince üçüncü kişinin elinden çıkardığı malların değerine ilişkin ise teminat gösterilmesi zorunludur. Mahkeme teminat hususunda hem davacı-alacaklının alacağının varlığını ve miktarını hem de dava konusu tasarrufun iptali gereken bir tasarruf olup olmadığını inceleyerek karar verir.
5-Tasarrufun İptali Davasının Sonuçları
İptal davası kazanıldığı takdirde, davacı alacaklı dava konusu üzerinde sanki o mal halen borçlunun mal varlığındaymış gibi cebri icra yolu ile alacağını alma yetkisini kazanır. Ancak iptale konu mal iptal kararı ile borçlunun mülkiyetine geçmez. Diğer davalı olan üçüncü kişi, davaya konu malın maliki olmaya devam eder. İptal isteminin kabul edilmesi halinde dava konusu tasarrufun tümü değil takip konusu alacak miktarı ile sınırlı olarak (takip konusu alacak ve faiz, masraf gibi eklerine yetecek oranda) iptaline karar verilir.
İptal davasını kazanan alacaklı, almış olduğu mahkeme ilamını icra takip dosyasına sunarak cebri icra işlemlerine devam eder. Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde mahkeme tarafından tasarrufun iptalinden başka tasarruf konusu malın haczine, tazminata karar veremez.
Borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişi, iktisap ettiği malları elinden çıkarmış ise iptal davasını kaybettiğinde bu malların yerine geçen değer oranında tazminata mahkum edilir. Söz konusu tazminat davacı alacaklının alacağından fazla olamaz. Böyle bir durumda davacı alacaklı iptal davası sonucunda aldığı mahkeme ilamını kesinleşmeden üçüncü kişiye karşı takibe koyabilir.
İptal davası sonucunda, davacı alacaklının istemi üzerine davaya konu menkul ve ya gayrimenkul satılıp bedelinden davacı alacaklının alacağı ödendikten sonra geriye bir şey artarsa, artan kısım borçluya değil üçüncü şahsa ödenir. Dava dışı diğer alacaklılar bu artan kısmı hiçbir şekilde haczettiremezler. Diğer alacaklıların bu kısım için yine iptal davası açmaları ve davayı kazanmaları gerekmektedir.
İptal davasının alacaklı tarafından kaybedilmesi halinde, davacı alacaklı yargılama giderlerini ( nisbi vekalet ücretini) ve nisbi karar ve ilam harcını ödemeye mahkum edilir.
İptal davasını üçüncü kişinin kaybetmesi halinde, üçüncü kişi borçludan elde ettiğini alacaklıya vermek zorunda kaldığında, tasarruf sebebi ile borca karşılık olarak verdiği şeyi veya bedelini borçludan geri isteyebilir.
Sonuç olarak; tasarrufun iptali davası sonunda tasarrufa konu mal üçüncü şahsın(borçlunun anlaşma içerisinde olduğu ) mal varlığından çıkarılarak tekrar borçlunun mal varlığına geri verilmez. Tasarrufa konu mal üçüncü şahsın mal varlığında kalmaya devam eder; ancak iptal davasını kazanan davacı alacaklı iptal konusu malı haciz ettirip, cebri satış sonucunda elde edilen satış bedelinden alacağını (takip konusu alacak ve faiz, masraf vs gibi eklentilerini) alma imkanına sahip olur. Yani bu dava sonucu ile hatta kesinleşmesi beklenmeksizin cebri icra işlemlerine devam edilerek, davacı alacaklı alacağına kavuşturulur. Alacaklının haklarına etkili bir koruma sağlayan bu davanın, dava şartları oluşmuş ise beklenmeksizin hak düşürücü süre dolmadan açılması gerekmektedir. Aksi taktirde alacaklı haklı olmuş olsa bile, bu hakkını kaybetmiş olduğundan alacağına kavuşamayacaktır. Bu sebeple Kanun’un sağladığı koruma yollarından, doğru ve etkin bir şekilde faydalanılmalıdır.
SON NOT.1: MAKALEDE BELİRTİLEN VE DİĞER HUKUKİ KONULU SORUNLARINIZDA BİLGİ EDİNEBİLMEK İÇİN SAYFAMIZDA YER ALAN "AVUKATA SOR" BÖLÜMÜNDEN SORULARINIZI SORABİLİRSİNİZ.
SON NOT.2: MAKALEMİZİN FAYDALI OLMASINI TEMENNİ EDERİZ. İŞ VE İŞLEMLERİNİZE ÖZEL DURUMLARIN OLABİLECEĞİNİ UNUTMAYINIZ. BU UĞURDA HAK VE ZAMAN KAYBINA UĞRAMAMANIZ İÇİN MUTLAKA AVUKATINIZA DANIŞMANIZI TAVSİYE EDERİZ.
Saygılarımızla,
GÜNEY HUKUK BÜROSU
Av.Nurcan HIŞIM USLU(Misafir Yazar)- Av.Ebru ŞAHİN