MURİS MUVAZAASI VE ZARAR GÖRENİN YAPABİLECEĞİ İŞLEMLER

MURİS MUVAZAASI VE ZARAR GÖRENİN YAPABİLECEĞİ İŞLEMLER

MURİS MUVAZAASI VE ZARAR GÖRENİN YAPABİLECEĞİ İŞLEMLER

Miras bırakanların birtakım nedenlerle mirasçılarından mal kaçırması söz konusu olabilir. Söz konusu mal kaçırma, miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafının görünürde bir sözleşme yapması fakat  bu sözleşmenin arkasına asıl niyetlerini içeren başka bir sözleşmeyi gizlemesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Muris muvazaası olarak adlandırılan bu durum kanunlarımızda yer almamakla birlikte uygulamada sıkça rastlanan bir durumdur. Muris muvazaası terimi, Yargıtay İçtihatlarıyla hukuk sistemimize dahil olmuştur. Kişiler, gelenek ve göreneklerinin, toplumsal eğilimlerin etkisi ile muvazaalı sözleşmeler yapmışlar ya da yapmak zorunda kalmışlardır.

Muris muvazaası kavramının daha iyi anlaşılabilmesi adına ilk olarak “muvazaa” kavramının açıklanması yerinde olacaktır.

Buna göre muvazaa,tarafların anlaşmak sureti ile iradelerinde bilerek ve isteyerek meydana getirdikleri bir uygunsuzluk halidir. Muvazaada tarafların esas amaç ve niyetleri, görünürdeki sözleşmenin hukuki sonuçlarını doğurmaması ve bu yolla üçüncü kişilerin aldatılmasıdır. Taraflar gerçek iradelerine uymayan görünürdeki bir sözleşme için anlaşmakta ve böylelikle her iki tarafta beyan ve iradeleri arasındaki uygunsuzluğun bilinci içinde olmaktadırlar. Muvazaa iki şekilde gerçekleşebilir. Birinci çeşit muvazaa, tarafların gerçekte herhangi bir işlem yapmayı düşünmedikleri halde, sırf üçüncü kişilere karşı onları aldatmak amacıyla görünürde bir işlem yapmaları şeklinde karşımıza çıkan “mutlak muvazaa”dır.İkinci çeşit muvazaa ise tarafların aralarında kurdukları bir sözleşmeyi kendi iradelerine uymayan ve dışa karşı yaptıkları başka bir işlem ile gizlemeleri şeklinde karşımıza çıkan “nispi muvazaa”dır.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 07.10.1953 Tarihli  8/7 Sayılı Kararında ise muvazaa,

"Açıklanan beyanlarıının asıl amaçlarına uymadıklarını bildikleri halde tarafların kastettikleri durumdan başka bir hukuki ilişkide kendilerini anlaşmış gibi göstermiş olmaları halidir.”olarak tanımlanmıştır.

Muris muvazaası kavramının tanımını yapmak gerekir ise, mirasbırakan ile lehine tasarruftan bulunan kişinin, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın mirasçılardan mal kaçırmak maksadıyla yaptıkları anlaşmaya dayanan muvazaa türüne muris muvazaası denilmektedir.

Yargıtay bir çok kararında da muris muvazaasına; "..Bilindiği gibi; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.." şeklinde yer vermiştir .

Muris muvazaası, niteliği itibariyle TBK m. 19'da düzenlenen nispi bir muvazaadır. Muris muvazaasında mirasbırakan ile lehine mal temlik edilen, aralarında yaptıkları bağış sözlemesini genellikle satış veya ölünce kadar bakma sözleşmesi ile gizlemektedirler. Başka bir deyişle, mirasbırakan ve sözleşmenin karşı tarafı, hem görünürdeki sözleşme ile hem de gizli sözleşme ile sözleşme konusunun temlikini gerçekten istemektedirler.

Muris muvazaası nedeniyle açılan davaların dayanağını 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı oluşturmakta olup, konuyla ilgili pozitif hukukumuzda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Yargıtay'ın 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı muris adına olup da temlik ettiği tapulu taşınmazlar yönünden uygulanmakta olup, murisin parasını ödeyerek üçüncü kişiden aldığı ve bağışta bulunmak istediği kişi üzerine tapuya tescil ettirdiği ve uygulamada gizli bağış olarak adlandırılan işlemlere uygulanamaz. Muris muvazaası kanunlarımızda düzenlenmemiş olup, sadece TBK m. 19'da nispi muvazaa olarak soyut bir biçimde hükme bağlanmıştır.

Miras bırakanı muvazaalı işlem yapmaya iten nedenler şunlardır:

  1. Miras bırakanın yaşlılığında ve ölümünden çok kısa süre önce tasarrufta bulunması,
  2. Erkek çocukların kız çocuklardan üstün tutulması,
  3. İkinci ya da son eş faktörü,
  4. Zayıf durumda bulunan mirasçının güçlendirilmesi,
  5. Psikolojik nedenler.
  6. Yaşlı ve Hasta Kimselerin Yakınlarının Baskılarına Karşı Koyamaması

Muris muvazaasında miras bırakanın maksadı mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmaktır. Birçok Yargıtay İçtihadında vurgulandığı üzere; toplumun bazı kesimlerinde erkek evladın kız evlattan üstün tutulması, miras bırakan birkaç kez evlenmiş ise son eşin baskısı, miras bırakanın zayıf durumda olan mirasçısını koruma isteği, yaşlı kişilerin yakınlarındaki mirasçılarının baskısı gibi nedenlerden dolayı miras bırakan kişiler muvazaalı sözleşme yapma yoluna gitmektedir. Miras bırakan ölümüne yakın zamanda mallarının bir kısmını veya tamamını mirasçılardan birine veya birkaçına bağışlamakta ancak bu bağışı mirasçılardan bir veya birkaçıyla yaptığı satış sözleşmesinin arkasına gizlemektedir. Burada miras bırakanın amacı mirasçılarını miras hakkından kısmen veya tamamen yoksun bırakmaktır.

Muris muvazaası konusunun daha iyi anlaşılabilmesi adına muris muvazaasının unsurlarının açıklanması yerinde olacaktır. Buna göre muris muvazaasının unsurları aşağıda belirtildiği gibidir;

  1. Görünüşteki Sözleşme

Mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla aslında bağış yapmak suretiyle temlik etmek istediği taşınmazını karşı taraf ile anlaşarak gerçek iradesine uygun düşmeyecek ve hiçbir hüküm ve sonuç doğurmayacak şekilde düzenlediği sözleşmeye görünüşteki sözleşme denir. Mirasbırakan görünüşteki sözleşmeyi genellikle satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi şeklinde yapmaktadır. Ancak, mirasbırakanın bu amaç doğrultusunda yazılı borç ikrarı veya kambiyo senedi düzenleme yollarına başvurduğu da görülmektedir.Görünüşteki işlem uygulamada satış, bağışlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak karşımıza çıkar. Bu işlemler miras bırakanın mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla aslında gerçek iradelerine uygun olmayan, hüküm ve sonuç doğurmayacak şekilde yapılan işlemlerdir.

  1. Gizli İşlem

Miras bırakanın gerçek iradesini yansıtan ve görünüşteki işlemin ardına gizlenen sözleşmedir. Örneğin, mirasbırakan malını bağışlamak istemekte fakat mirasçıları aldatmak amacı ile bunu satış sözleşmesinin ardına gizlemektedir. Gizli sözleşme (bağışlama) aslında tarafların gerçek iradesine uygun olduğundan kural olarak geçerlidir. Burada gizli sözleşmenin şekil şartına bağlı olup olmadığı önem taşımaktadır. Gizli işlem tapusuz taşınmazlarda ve taşınır mallarda şekle bağlı değildir. Ancak tapulu taşınmazlarda resmi şekil şartına bağlı olduğundan ve ‘gizli sözleşmede’ bu şekle uyulmadığından geçersiz olmaktadır.

 

  1. Üçüncü Kişileri Aldatma Kastı

Muris muvazaasının oluşabilmesi için, miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafı sözleşmenin gerçek niteliğini mirasçılardan gizleyerek onları aldatma kastı içinde olmalıdır. Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre muris muvazaasının oluşması için mutlaka miras bırakan muvazaalı işlemi yaparken mirasçılarını aldatma kastı içinde bulunmalı ve muvazaalı işlemi yapmadaki amacı mirasçılardan mal kaçırmak olmalıdır. Eğer miras bırakanın mirasçılarını aldatma kastı ispat edilemezse Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1974 tarihli kararının uygulama olanağının bulunmadığı ilgili daireler tarafından verilmiş birçok kararda tekrarlanmıştır. Muvazaaya dayalı sözleşmenin yapıldığı sırada, miras bırakanın mal kaçırmak istediği mirasçısının veya mirasçılarının bulunması, aldatma kastının gerçekleşmesi için yeterlidir.

 

  1. Muvazaa Anlaşması

Bu anlaşma, miras bırakan ile karşı taraf arasında görünüşte yapılan sözleşmenin niteliğini değiştiren sözleşme olup hiçbir şekil koşuluna bağlı değildir. Yazılı yapıldığı gibi çok kez de sözlü yapılabilmektedir. Uygulamada muvazaa anlaşmasının çok zaman gizli sözleşme ile bir arada, hatta onunla iç içe yapıldığı görülmektedir. Gerek taraf gerekse muris muvazaasında, muvazaa anlaşmasının varlığı muvazaanın oluşması için şarttır.

MURİS MUVAZAASINDAN ZARAR GÖRENİN BAŞVURABİLECEĞİ HUKUKİ YOLLAR

Mirasçıların, miras bırakanın yaptığı muvazaalı işlemlerinin söz konusu olduğu durumlarda, bu işlemi iptal ettirmek için muvazaa iddialarını kanıtlayarak muvazaa nedenine dayanan bir dava açmaları gerekmektedir. Muvazaalı olarak yapılan işlemin iptali için öncelikle dava dilekçesi ile başvuru yapmaları gerekecektir. Miras bırakanın sağ iken karşılıksız olarak yaptığı kazandırmalar ile mirasçılarına bıraktığı mallar mirasta denkleştirme davası açılarak terekeye geri gelmektedir. Eğer miras bırakanın mirasçılarına veya üçüncü kişilere yaptığı bu karşılıksız kazanımları diğer mirasçılarının sahip olduğu saklı pay oranlarını zedeliyorsa bu durumda da tenkis davası açılarak saklı payları zedelenen mirasçıların sahip oldukları payları oranında iadesi gerçekleştirilmektedir. Denkleştirme yolu ile hakkı olan miras payına kavuşamayan mirasçı, zedelenen saklı payına kavuşmak için tenkis davası açacaktır. Tenkis davasına konu edilen mal terekeye dönmemekte, açılan dava sonucunda mirasçı taraf dava konusu ettiği mal üzerinde sahip olduğu saklı payı oranında hak kazanmış olmaktadır. Miras bırakanın saklı pay sahibi olan mirasçılarının şartlar uygun ise tenkis davası açma hakkı saklı kalmakta olup, hakkını ihlal eden işlemlere karşı miras payına kavuşmak için iptal davası açma haklarını kullanabilmektedirler. Burada mirasçılar iptal davasını, muvazaalı olarak yapılan işlemin geçersizliğini tespit etmek ve muvazaalı işlemle ihlal edilen miras hakkına kavuşmak için açmaktadırlar. Genel olarak mirasbırakan muvazaalı işlem ile tapuya kayıtlı taşınmaz malını mirasçılardan kaçırmak istemekte olduğundan, mirasçılar bu durumda tapu iptali ve tescili davası açmaktadırlar . Murisin muvazaalı işlemleri ile ilgili davaları HMK m. 118 ve devamında yazılı olan maddelerde düzenlenmiş bulunan yazılı yargılama şekline tabidir.

Muris muvazaasına dayanarak dava açacak olan kişiler saklı paylı olsun veya olmasın hukuki yararı olan ve muris öldüğü zaman miras hakkı bulunan kimselerdir. Saklı pay sahibi olmayan mirasçı olarak kanunda sayılmayan mirasçılar da bulunmaktadır. Kanun gereği saklı pay sahibi mirasçı sayılan kimseler; sağ kalan eş, anne- baba ve altsoydur. Miras bırakan mal varlığını dilediği şekilde tasarruf ederek kullanabilecektir ancak bunun sınırını kanunun çizdiği yasal miras payı sahibi mirasçılarıdır. Murisin eşi, çocukları, anne babasının kendisinden önce ölmesi ve mirasçı olarak kanunda yasal miras payı bulunan kimselerin kalmaması halinde kanunda sayılmayan ancak miras payı bulunanlar bakımından da miras payı ihlali söz konusu olacaktır.

Murisin yapmış olduğu muvazaalı işlemlere karşı dava açma hakkı bulunmayan kimseler ise;

  1. Miras bırakanın ölümü ile mirası reddeden kimseler,
  2. TMK hükümleri gereğince mirastan çıkarılmış olan kimseler,
  3. Muris ile sağken mirastan feragat sözleşmesi yapmış mirasçılar,
  4. Boşanılan eski eştir.

Hukuki yararı bulunup, saklı pay sahibi olup olmaması önem arz etmeksizin miras hakkı bulunan herkes haklarının ihlal edilmesi halinde dava açma hakkına sahip olacaktır.

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası ile tenkis davası birbirlerinden tamamen farklı davalar olmalarına rağmen, çoğu zaman bu iki dava terditli (kademeli) olarak açılmakta, biri hakkında verilip kesinleşen hüküm diğerini etkilemektedir. Mirasbırakan tapulu taşınmazını satış veya ölünceye kadar bakım akdi ile temlik etmiş ise mirasçılar çoğu zaman davalarını muvazaa nedeni ile iptal ve tescil olmadığı takirde tenkis istemi ile açmaktadırlar.

SON NOT.1: MAKALEDE BELİRTİLEN VE DİĞER HUKUKİ KONULU SORUNLARINIZDA BİLGİ EDİNEBİLMEK İÇİN SAYFAMIZDA YER ALAN "AVUKATA" SOR BÖLÜMÜNDEN SORULARINIZI SORABİLİRSİNİZ.

 

SON NOT.2: MAKALEMİZİN FAYDALI OLMASINI TEMENNİ EDERİZ. İŞ VE İŞLEMLERİNİZE ÖZEL DURUMLARIN OLABİLECEĞİNİ UNUTMAYINIZ. BU UĞURDA HAK VE ZAMAN KAYBINA UĞRAMAMANIZ İÇİN MUTLAKA AVUKATINIZA DANIŞMANIZI TAVSİYE EDERİZ.

Saygılarımızla,

GÜNEY HUKUK BÜROSU

 

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1.MURİS MUVAZAASI Muris Muvazaası Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptal ve Tescil Davası -CANAN RUHİ - AHMET CEMAL RUHİ SEÇKİN YAYINCILIK, 2017

2. T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK ANA BİLİM DALI MURİS MUVAZAASI Yüksek Lisans Tezi MERVE ARSLANTÜRK

3. HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK ANABİLİM DALI ÖZEL HUKUK TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI MURİS MUVAZAASI YÜKSEK LİSANS TEZİ HAZIRLAYAN NURAN SUN

4. T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HUKUK ANABİLİM DALI ÖZEL HUKUK BİLİM DALI MİRAS HUKUKUNDA MUVAZAALI İŞLEMLER VE TABİ OLDUĞU HÜKÜMLER Yüksek Lisans Tezi SIDDIKA İNCEDAL DENİZHAN

5. YARGITAY İÇTİHATLARINA GÖRE MURİS MUAVAZAASINDA MİRAS BIRAKANIN ASIL İRADESİNİN TAYİNİ- MAKALE (ARAŞTIRMA MAKALESİ) Zeynep Uyar HATİPOĞLU

6. 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (YİBK)

7. http://eski.bursabarosu.org.tr/dergi/BARO_97.pdf#page=150

 

 

 

© 2019, Tüm hakları saklıdır, Tasarım & Geliştiren: Fik-iHayal