Hukuki Pozitivizm
Hukuki Pozitivizm
Hukuk kavramı yasal düzenlemelerden daha geniş bir olguyu ifade etmekte olup amacı adaleti sağlamak olan bir toplumsal yaşam düzeni aracıdır. Hukuk, beşeri bir bilim dalı olarak birçok akımı doğurduğu gibi birçok akımdan da etkilenmiştir. Bu akımlardan biri olan “Hukuksal Pozitivizm” akımında normun somutluğu ölçüt olarak alınmaktadır. Bu sebeple hukuksal pozitivizmin öğelerini “ somut, eylemsel ve gözlemlenebilir” olma oluşturmaktadır. Hukuksal pozitivizm akımı, sosyo-ekonomik yapı ve değer sorunlarını görmezlikten gelerek hukuku norma, yasamanın ve kollektivitenin iradesine indirgenmiş, onu hukuk ötesi (kendince) elemanlardan bağımsız ele almıştır. Dolayısıyla hukuku felsefi sorunlardan ayırarak, teknik sorunlara cevap veren bir kurum olarak görmektedir.
Bu akımın temsilcilerinden olan G. Jese hukuk ve politikayı birbirinden ayırmakta ve hukuku “belli uzay- zaman koşullarında uygulamacılar ve mahkemeler tarafından etkili olarak uygulanan kurallar bütünü” olarak nitelendirmektedir. Kuralların iyi veya kötü olduğu önem taşımaksızın önemli olanın “etkinlik” olduğu savunulmaktadır. Politika ve hukuk arasında gösterebilecek en büyük fark politika da düşüncelerin eleştirilebilir ve değiştirilebilir olmasıdır. Politikanın eleştirilebilir ve değiştirilebilir etkinliği, toplumsal ilerlemeyi sağlayan bir başkaldırıdır. Hatta bu başkaldırının başarıya ulaşması halinde hukukun değiştirilmesi de mümkün kılınabilmektedir.
Hukuksal pozitivizmin ana ilkelerini aşağıdaki şekilde ifade etmek mümkündür.
- Bağımsız bir hukuk biliminin kurulması
- Etkinliği olmayan kural hukuk değildir
- Pozitif hukuk eylemsel olarak uygulanan hukuktur
- Pozitif hukuk biçime bağlı mantıksal bir bütündür
Tarihsel ilerleyiş içerisinde hukuksal pozitivizm akımlarını yüzyıllara göre inceleyebilmek mümkündür. Hukuk çalışmalarına faydalı olabileceği kanaatiyle çalışmamızın ilerleyen bölümünde “Yararcı Pozitivizm” akımından bahsedilecektir.
Yararcı pozitivizm
Yararcı pozitivizm, ünlü psikolog w. James’in öğretisinden esinlenerek ilerlenmektedir. Burada mantığa dayalı bir açıklama mekanizması ve şeması oluşturulmaktadır. Ancak dikkat edilmelidir ki, yararcı pozitivizm mantığında klasik Aristo mantığından farklı olarak yaşamı deneye ve gözlemlenebilirliğe dayandırılmaktadır. W. James’e göre kavramsal sonuçlardan; özellikle deneyden, her şeyden önce kapalı, salt ve özgün olduğunu öne süren sistemlerden kaçınmak gerekmektedir. Eylem, güç ve olguya dair tutumlar gerçekçidir. Bu sebeple belirtilen kavramlar ancak doğrulanabilir, tamamlanabilir.
Yararcılık akımının hukuk alanındaki yürütücüsü John Dewey’dir. Dewey’e göre hukuk, mevcut somut olaylardan gerçekçi olgulardan ortaya çıkmaktadır. Bu anlayışa göre tüm toplum bilimleri örneğin, psikoloji, kriminoloji ve ekonomi gibi politik hukukun temel kaynaklarına başvurarak hukuksal ve toplumsal olguları kavramak gerekmektedir. Kısacası hukuk mantığında kıyas yapmadan somut olay hakkında araştırma yapıp verileri toplayarak hukuk bilimi ilkeleri oluşturulmalı ve benimsenmelidir.
Rudolf von Jhering’e göre, “Hukuk, toplumun yaşama koşullarının, devletin zorlayıcı gücüne dayanan garantisiyle büründüğü şeklidir.”
Bizimde savunuculuğunu yaptığımız bu görüşe göre hukuk toplumda güvenliği sağlamalıdır ve hukukun temel amacı, en fazla sayıda insanın en büyük mutluluğa ulaşması olmalıdır.
Hukuk Güvenliği İçerisinde Esenliğe Ulaşmış Bir Toplum Düzeni Hepimizin Ortak Paydası Olmalı ve Olmaya Devam Etmelidir.
SON NOT.1: MAKALEDE BELİRTİLEN VE DİĞER HUKUKİ KONULU SORUNLARINIZDA BİLGİ EDİNEBİLMEK İÇİN SAYFAMIZDA YER ALAN "AVUKATA SOR" BÖLÜMÜNDEN SORULARINIZI SORABİLİRSİNİZ.
SON NOT.2: MAKALEMİZİN FAYDALI OLMASINI TEMENNİ EDERİZ. İŞ VE İŞLEMLERİNİZE ÖZEL DURUMLARIN OLABİLECEĞİNİ UNUTMAYINIZ. BU UĞURDA HAK VE ZAMAN KAYBINA UĞRAMAMANIZ İÇİN MUTLAKA AVUKATINIZA DANIŞMANIZI TAVSİYE EDERİZ.
Saygılarımızla,
GÜNEY HUKUK BÜROSU