HUKUK METODOLOJİSİ

HUKUK METODOLOJİSİ

Hukuk haklar anlamına gelmektedir ve aslında insanlığın başlangıcından beri vardır. Hukukun hep var olmasının nedeni insanların düzen koyma eğiliminden gelir. Hukuk normatif bir biçimde var olmadan önce de insanlar kendi aralarında düzeni sağlamanın arayışlarına istemsizce (kendiliğinden) girmişlerdir. Elbette hak ve özgürlüklerin tanımlamalarını ve sınırlarını bugünkü çerçevede düşünmek mümkün olmayacaktır. Hukuk ancak insanlığın gelişmesi ile birlikte bir bilim haline gelebilmiştir.  

Hukuk bilimi, kural koyan,  olması gerekenin gerçekleşmesini amaçlayan ve ihtiyaçlara binaen bu kuralları değiştiren, araç olarak ikna yöntemini benimsemiş bir bilimdir. Kısacası hukuk; toplumsal yaşamı düzenlemeyi, tolumun ihtiyaçlarına çözüm üretmeyi ve olması gereken olan adaleti gerçekleştirmeyi amaçlar. Hukuk, olan hukuktan(pozitif hukuk-de lege lata) olması gereken hukuka (ideal hukuka-de lege ferenda) ulaşmaya çabalar. Bilim yapma faaliyeti dendiğinde akla ilk deney, gözlem, nedensellik vs. yöntemleri gelir. Ancak hukukta deney ve gözlem yöntemleri uygulanamaz. Nedensellik bağı da mutlak surette kullanılan bir yöntem değildir.  Hukuk biliminde mantıki tutarlılığa, varsayımlara ve amaçsallığa yer verilir.

Hukuk insanlar arasında davranışların ve ilişkilerin tespiti ve düzenlemesi açısından sosyal bir bilimdir. Hukuk bilimi aynı zamanda normatif bir bilimdir. Hukuk insan davranışları ve toplumsal olguların irdelenmesi ile bu konularda bir sonuca varmaya ve olması gerekene ilişkin bir çözüm üretmeye çalışan bir uğraşıdır. Pozitif bilimlerden farkı da bu çabasına ulaşmaya çalışırken değer yargılarını esas alır. Bu değer yargılarının bir kısmı evrensel iken bir kısmı da coğrafyaya, kültüre, inanışa göre değişiklik göstermektedir. Bir ülkede uygulanan hukuk(yerel hukuk),  evrensel hukuk ile tamamıyla ayrı düşünülemez, birçok ortak değer benzer şekilde korunmaktadır. Ancak Kanun koyma ve hukuku uygulama erki devletler olduğundan ve hukuk kuralları; toplumdaki düzen, din, ahlak, görgü kuralları ile bağlantılı olduğundan hukuk yer yönünden uygulaması olan bir bilimdir. Bizim hukuk sistemimizde de “kanunların mülkiliği(yerselliği) ilkesi benimsenmiştir. 

Hukukta yazılı hukuk kuralları kadar yazısız hukuk kuralları (örf ve adet hukuku) da kaynak oluşturmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz toplumsal, dinsel, ahlaki, görgüsel kurallarından bazıları örf ve adet kurallarını oluşturmaktadır. Bu kuralların örf ve adet kuralı olabilmesi için toplumda sürekli uygulanan, uygulamada devamlılık arz eden bir kural olması gerekir. Aynı zamanda toplumun veya bir kesiminde genel kabul görmüş bir kural olması gerekir. örf ve adet kuralının hukuki kural olarak kabul edilmesinin diğer bir şartı o konudaki kanunda örf ve adete atıf yapılması ya da hukuk sisteminin kanunlarda boşluk olduğunda örf ve adet hukukunun uygulanacağını belirtmesi gerekmektedir. Bizim hukuk sistemimiz de TMK m.1 “kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim örf ve adet hukukuna göre (..) karar verir.” Dendiğine göre örf ve adeti yazılı olmayan hukuk kuralı olarak kabul edebiliriz. 

Türk hukuku, temelini Roma Hukukundan alan Kara Avrupası Hukuk Sistemi içerisinde yer almaktadır. Ancak hukuk sistemlerinin sınırları net ve keskin olmadığından Anglo-Sakson Hukuk Sistemi ile az da olsa benzerlikler göstermektedir. Örneğin, Anglo-Sakson hukuk sisteminde, önceden verilmiş mahkeme kararları, esastır. Hukukumuzda da “Yüksek Mahkeme” kararları ve içtihat birliği hatırı sayılır bir öneme sahiptir.
Hukuk kuralları genel, soyut, objektif, sürekli ve bağlayıcıdır. Geneldir; çünkü aynı durumda olan herkes için uygulanır. Soyuttur; yaşanan somut olayları düzenleyici nitelikte olmalıdır. Bu sebeple hukukta, tümden gelim yöntemi oldukça önem taşır. Hukukta soyut olayın somut olaya uygulanmasına altlama faaliyeti denmektedir. Hukukta tümevarım yöntemi(somut olaydan soyut duruma gitme) daha çok karinelerin uygulanmasında  kullanılır. Objektiftir; kişilerin sübjektif(özel)  durumlarından bağımsızdır. Süreklidir; yürürlükte kaldığı sürece uygulanır, uygulanıp uygulanmaması isteğe veya keyfe bağlı değildir. Bağlayıcıdır; hukuk kurallarının uygulanmasından herkes sorumludur ve ihlal edildiğinde mutlaka bir yaptırımı olacaktır. Bununla beraber, kanunu bilmemek mazeret sayılmamaktadır. 

Hukuk kuralları bazı özelliklerine göre sınıflandırılır: Emredici, tamamlayıcı, yorumlayıcı ve tamamlayıcı hukuk kurallarıdır. Emredici hukuk kuralları uyulması zorunlu olan kesin olarak ortaya konmuş kurallardır. Bu kuralların dışına çıkılamaz ve esnetilemez. Tamamlayıcı hukuk kuralları ise taraflarca aksinin kararlaştırılabileceği hukuk kurallarıdır. Tarafların kuralın aksine bir kural kararlaştırmadığı takdirde bu kurallar uygulanabilecektir.  Yorumlayıcı hukuk kuralları ise tarafların kendilerince bir kural belirlediği ancak bu belirlenen kuralın yeterince açık ve belirli olmadığı durumda, bu kuralları netleştirmek ve açıklığa kavuşturmak üzere düzenleme konularında başvurulan mevcut hukuk kurallarıdır. Buradan anlaşılmaktadır ki bu kurallar da emredici olmayıp tamamlayıcı hukuk kuralları gibi aksi kararlaştırılabilir nitelikte olan kurallarıdır.  Tanımlayıcı hukuk kuralları ise kavramların hukuken tanımlamalarını yapan ve bu kavramlara hukuk düzeninde bir anlam yükleyen kurallardır. 

Hukuk kurallarının içeriğinin nasıl oluşturulduğu konusunda iki temel yöntem olduğunu belirtmeliyiz. Somut olay yöntemi (kazuistik metod) ve soyut kural yöntemi olarak iki yöntem mevcuttur. Somut olay yönteminde hukuk kuralları; detaylı, diğer yönteme nispeten yoruma kapalı, hakimin takdir yetkisini sınırlandıran şekilde kaleme alınmaktadır. Bu kurallarda her olay değişebileceğinden daha sık düzenleme yapmaya gerek duyulmaktadır. Diğer yöntem olan soyut kural yönteminde ise kuralların sınırları çizilmiş olup somut olaya uygularken bu sınırlar çerçevesinde yorum yapma, hakimin takdir yetkisini kullanma imkanı doğmaktadır. 

Kanunların uygulanabilmesi için yürürlükte olmaları gerekmektedir. Resmi Gazetede yayınlanan kanun, metinde hangi tarihte yürürlüğe gireceği yazılıysa o tarihte, belli bir yürürlük tarihi yazılı değilse Resmi Gazetede yayınlandıktan 45 gün sonra yürürlükte olacaktır. Yeni kanun eskisini açıkça ortadan kaldırıyorsa, süreli kanunlarda süre bittiyse, Anayasa Mahkemesi kanun maddesin iptal ederse veya yenisi eskisini açıkça ortadan kaldırmasa bile aynı hususta iki kanun/maddesi varsa eski kanun yürürlükten kalkar. 

Hukuk kurallarının yorumlanmasına yorumlayıcı ve tamamlayıcı hukuk kurallarını açıklarken değinmiştik. Hukuk kuralları, kanunlar, yorum metodları ile anlamlandırılmaya ve somut olaya uygulanmaya çalışılır. Lafzi(sözel)  yorum kanun metninden kelime anlamı itibariyle ne anlaşıldığıdır ancak buradaki kelime anlamı ile hukuksal anlamı kastedilmektedir. Bu hususa dikkat edilmelidir; çünkü hukuk sosyal bir bilim olduğundan kelimelerin hukuki anlam dışında günlük kullanımda da anlamı vardır. Diğer bir yorum metodu gai(amaçsal) yorumdur. Bu yorum metodu ile kanun metninde yazılanlar ile kanun koyucu ne yapmaya, hangi hukuki değeri korumaya çalışmaktadır ve o hukuki kavrama ne anlamlar yüklemiştir sorularının cevabı bulunmaktadır. Ancak TMK m.1 “kanun özüyle ve sözüyle değindiği bütün konularda uygulanır” denmekle yorumlamada önce lafzi yorumun öncelikli olduğu, sonrasında gai yorumun yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Tarihi yorumda ise yasa koyucunun yasa oluştururken hangi amaçla hareket ettiği, dönemsel olarak bir anlama sahip olmadığı araştırılarak bu argümanlardan yararlanılır. Sistematik yorum ise tek bir kanun hükmünün, bulunduğu kanun ve diğer bağlantılı kanunlar dikkate alınarak hukuktaki yerini ve anlamını açıklığa kavuşturmaya yarayan bir yorum metodudur. Bu yorum metodu lafzi ve gai yorumlama yönteminden yardım almaktadır, tek başına kullanılamaz. Kavramcı yorum soyut kavramlar ile yorum yapılmasıdır. Menfaatlerin dengesine dayanan yorum, tarafların menfaatlerine eşit mesafede yapılan yorumdur.
 
Diğer önem arz eden yorum metodları; kıyas, aksi ile kanıt (mefhumu muhalif), evleviyettir. Kıyas ile kanunun izin verdiği durumlarda belli bir konu hakkında konulan bir kuralın başka bir konuda uygulanması söz konusu olmaktadır. Aksi ile kanıt yönteminde ise kanunun metninden anlatmak istediği ile çelişmeyen başka anlamlar da çıkarılabilmek mümkün olmaktadır. Evleviyet ise daha kapsamlı bir duruma uygulanan kuralın bu kapsamda kalan daha sınırlı bir duruma uygulanması metodudur.

Hukuki bir sorunun çözümünde izlenmesi gereken yöntemler Hirsch’in Hukuk ve Metod  eserinde hukuksal sorunun çözüm yollarını sistematik olarak belirtmiştir. Şöyle ki;  olayın tespiti, hangi soruların sorulacağının tespiti, uygulanacak hukuk yer ve zaman bakımından değerlendirme,  dava türünün saptanması, dava türüne karar verilmesi, iddia ve savunmanın anlaşılması, şema yapımı, hukuki uyuşmazlığın hukuki boyutlarının konuşulması, soyut kuralın somut olaya uygulanması, olayda çelişkilerin ortadan kaldırılmaya çalışılması, sınıflandırma yapılarak hukuki davanın aydınlanması, problem çözümünün dış biçiminde uyuşmazlığın kısa ve net olarak belirtilmesi gerekmektedir. Uyuşmazlığın hangi noktada oluştuğunu kısa ve net olarak belirtmek gerekir. Bunlar çıkarılacak bir çalışma planında tutulmalıdır. Yapılan çalışmada, bilimsel kanıt ve yorum yapılırken fikirlerin önem sıralamasına dikkat edilmelidir. Duruşmalarda hitabet gücü ve hazır cevaplılık önem arz etmektedir. Ancak az ve öz konuşmak ve en önemli yerleri kısaca belirtmek gerekir. Üslup açık, net ve anlaşılabilir olmalıdır. Hukukçunun hem sözlü hem de yazılı anlatımda yetkin olması gerekir. Sözlü anlatımın özellikle özel hukuk davalarında çok da önem arz etmediği zannedilse de hukukta iknanın çok önemli bir yeri olduğu unutulmamalıdır. Bu sebeple hukukçu, konuya hakim, karşılaşacağı sorulara ve cevaplara hazırlıklı, gerektiğinde hazır cevaplılıkla hareket eden bir tavırda olmalıdır. Sözlü ve yazılı anlatımda fazla uzun, karmaşık, dolaylı ifadeleri pek kullanmamalı, iddiasını net, açık, anlaşılır şekilde ifade etmelidir. Hukukçu için dinlemek de anlatma kadar önemli bir faaliyettir. Zira dinlediğini anlayacak ve buna göre anlatıma veya işlemlere girişecektir. Bu sebeple hukukçunun bu becerilerini geliştirmesi gerekmektedir. 

Mantık bilimi, hukukun temel taşıdır diyebiliriz. Hukukçu yazılı ve sözlü anlatımlarında mantıki tutarlılık ile hareket etmelidir. Hukukçu, kendisine danışılan uyuşmazlıklarda ve yapılması gereken işlemlerde sezgisel değil bilgiye dayalı olarak hareket etmelidir. Çalışmalarında; hak iddia ettiği davada dilekçesinde, savunma/cevap dilekçesinde veya bilimsel çalışmasında ileri sürdüğü hukuki gerekçelerinin sağlam, tutarlı ve çelişmeyen şekilde olması gerekmektedir. Dilekçenin, kime, kim tarafından yazıldığı, talep nedeni ve yazıldığı tarihi önemlidir. Yazılan dilekçenin, kanunda o dilekçe türünde bulunması gerektiği belirtilen unsurlara haiz olması gerekmektedir. Örneğin; cevap dilekçesinde bulunması gereken unsurlar HMK m. 129 ‘da belirtilmiştir. Yazılan dilekçelerde bu hususlara dikkat edilmelidir. 
Sonuç olarak hukuk, toplumun ihtiyaçları ve adalet anlayışına paralel olarak sürekli değişim ve gelişim içerisinde olan bir bilimdir. Bu bilimde iddialar ve savunmalar belli bir mantık içerisinde ve gerekçeli olarak ortaya konulmalıdır.  Varlığı iddia edilen hakkın ve durumun ispatlanması usulüne uygun şekilde yapılmalıdır ve bu iddia olunan hak ve durum ancak bu şekilde hukuken görünür kılınabilecektir. Hukukçu açıkladığımız yöntemlerle mevcut hak ve durumunu ilgili makamlara görünür kılan kişidir. Hukukun sürekli değişim ve gelişim halinde olması ve ispat gerektirmesi sebebiyle hukukçunun, bu değişim ve gelişimleri takip etmesi, bunlara uyum sağlaması ve kendini geliştirmesi ve gerekmektedir. 

SON NOT.1: MAKALEDE BELİRTİLEN VE DİĞER HUKUKİ KONULU SORUNLARINIZDA BİLGİ EDİNEBİLMEK İÇİN SAYFAMIZDA VEREN ALAN “AVUKATA SOR” BÖLÜMÜNDEN SORULARINIZI SORABİLİRSİNİZ.

SON NOT.2: MAKALEMİZİN FAYDALI OLMASINI TEMENNİ EDERİZ. İŞ VE İŞLEMLERİNİZE ÖZEL DURUMLARIN OLABİLECEĞİNİ UNUTMAYINIZ. BU UĞURDA HAK VE ZAMAN KAYBINA UĞRAMAMANIZ İÇİN MUTLAKA AVUKATINIZA DANIŞMANIZI TAVSİYE EDERİZ.
Saygılarımızla,
GÜNEY HUKUK BÜROSU    
Av.Fatma Betül ALTAŞ 
 

© 2019, Tüm hakları saklıdır, Tasarım & Geliştiren: Fik-iHayal